Davet; bir şeye meylettirme bir şeye olan rağbeti artırma işidir. Herhangi birini İslam'a davet etmek ise, onu İslam'a eğilimli hale getirmek ve onun İslam'a olan rağbetini artırmak demektir. Davet hem davranışla hem de sözle yüklenilmelidir. Allahu Teala şöyle buyurdu:
"(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden kimin sözü daha güzeldir?" (Fussilet 33)
"Emri bil maruf nehyi anil münker" ve davayı taşımakla ilgili gelen bütün Şer-i deliller bu kapsamdadır. Dini koruma tatbikindeki aksaklıklara duyarsız kalmama, kişiden, kitleden ve devletten istenen hususlardandır. Allahu Teala şöyle buyurdu:
"Aralarında Allah'ın indirdikleriyle hükmet" (Maide 49)
"İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol." (Şura 15)
İslam davetini yüklenen Müslümanların önlerinde, küfür sistemlerinin savunucuları durmaktadır ve onlar her türlü zorluğu çıkarmaya hazırdırlar. Bu yüzden İslam davetini siyasi bir şekilde yüklenmek Müslümanların ölüm-kalım meselesi olmuştur. Bu sebeple İslam'a davet, Müslümanların hayatlarında önem kazanmalı ve en fazla önem verdikleri bir iş olmalıdır. Bu uğurda vakitlerini harcamalılar ve emek sarf etmelidirler. Mekke'deki davet İslâm'a girmeye davet niteliğindedir. Günümüzde bütün ahkâm ayetleri inmiş olarak davet, Müslümanlar nezdinde İslâmi akideye davettir. Diğer bir ifadeyle Allahu Teâla huzurunda Müslümanlar sadece inanmakla sorumlu değil bilakis bütün bir İslâm'dan sorumludurlar. Meselâ; Mekke'de ölen Müslüman, vefatına kadar inmiş olan ahkâmdan sorulacaktır. Ancak günümüzde ölen bir kişiye Allahu Teala bütün İslâm'dan soracaktır. Bunun için davetin kuşatıcı olması ve İslâmi hayatı yeniden başlatmaya yönelik olması gerekmektedir. Zira biz yeni bir şeye veya yeni bir dine davet etmiyoruz. Marufu emredip münkerden nehy etmek işi genel bir davet işidir. Yöneticilere de marufu emretmeyi ve münkerden nehy etmeyi kapsar. Bu demektir ki; onları muhasebe etmek farzdır. Yöneticileri muhasebe etmek ise, siyasi bir iştir ki; siyasi partiler tarafından yapılır. Allahu Teala şöyle buyurdu:
"Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Ali İmran 104)
İslâm Devleti'nin varlığı, içeride İslâm'ı tatbik ile dışarıda bütün dünyaya İslâm davetini cihad yoluyla götürmek ve yaymak esasına dayanır. Onun için İslâm Devleti'nin dışarıdaki en mühim işi İslâm davetini taşımaktır. İslâm'ın yayılmasını dış siyaset için esas kılan şey, Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in tüm insanlar için gönderilmesidir. Zira Allahu Teâlâ buyurdu ki:
"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Sebe 1)
"(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden kimin sözü daha güzeldir?" (Fussilet 33)
"Emri bil maruf nehyi anil münker" ve davayı taşımakla ilgili gelen bütün Şer-i deliller bu kapsamdadır. Dini koruma tatbikindeki aksaklıklara duyarsız kalmama, kişiden, kitleden ve devletten istenen hususlardandır. Allahu Teala şöyle buyurdu:
"Aralarında Allah'ın indirdikleriyle hükmet" (Maide 49)
"İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol." (Şura 15)
İslam davetini yüklenen Müslümanların önlerinde, küfür sistemlerinin savunucuları durmaktadır ve onlar her türlü zorluğu çıkarmaya hazırdırlar. Bu yüzden İslam davetini siyasi bir şekilde yüklenmek Müslümanların ölüm-kalım meselesi olmuştur. Bu sebeple İslam'a davet, Müslümanların hayatlarında önem kazanmalı ve en fazla önem verdikleri bir iş olmalıdır. Bu uğurda vakitlerini harcamalılar ve emek sarf etmelidirler. Mekke'deki davet İslâm'a girmeye davet niteliğindedir. Günümüzde bütün ahkâm ayetleri inmiş olarak davet, Müslümanlar nezdinde İslâmi akideye davettir. Diğer bir ifadeyle Allahu Teâla huzurunda Müslümanlar sadece inanmakla sorumlu değil bilakis bütün bir İslâm'dan sorumludurlar. Meselâ; Mekke'de ölen Müslüman, vefatına kadar inmiş olan ahkâmdan sorulacaktır. Ancak günümüzde ölen bir kişiye Allahu Teala bütün İslâm'dan soracaktır. Bunun için davetin kuşatıcı olması ve İslâmi hayatı yeniden başlatmaya yönelik olması gerekmektedir. Zira biz yeni bir şeye veya yeni bir dine davet etmiyoruz. Marufu emredip münkerden nehy etmek işi genel bir davet işidir. Yöneticilere de marufu emretmeyi ve münkerden nehy etmeyi kapsar. Bu demektir ki; onları muhasebe etmek farzdır. Yöneticileri muhasebe etmek ise, siyasi bir iştir ki; siyasi partiler tarafından yapılır. Allahu Teala şöyle buyurdu:
"Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Ali İmran 104)
İslâm Devleti'nin varlığı, içeride İslâm'ı tatbik ile dışarıda bütün dünyaya İslâm davetini cihad yoluyla götürmek ve yaymak esasına dayanır. Onun için İslâm Devleti'nin dışarıdaki en mühim işi İslâm davetini taşımaktır. İslâm'ın yayılmasını dış siyaset için esas kılan şey, Muhammed Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in tüm insanlar için gönderilmesidir. Zira Allahu Teâlâ buyurdu ki:
"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Sebe 1)